11 Haziran 2010 Cuma

Başlangıç vuvuzelası

Türkiye katılamasa da, futbol aşkımız nedeniyle heyecanla beklediğimiz 2010 FIFA Dünya Kupası nihayet başladı. Kupanın resmî maskotu Zakumi olmasına rağmen (daha sonraki yazılarda bahsedeceğim ondan), kupaya damga vuran şey vuvuzela olacak gibi duruyor.

Vuvuzela üflemeli bir çalgı. Zaten Dünya Kupası'nı takip eden herkes az çok haberdar bundan. Vuvuzelanın sesini fil homurtularına benzetiyorlar, ama on binlerce vuvuzelanın maç esnasında çıkardığı ses insana kendini arı kovanında hissettiriyor.

Afrika yerlileri vuvuzelayı fil dişinden yaparmış. Dünya Kupası maçlarında "öttürülen"ler ise bildiğimiz plastik. Ne tuşu var, ne notası ama üflemek ve "anlamlı" bir ses çıkarabilmek zormuş diyorlar...

Vuvuzelacı velet

Kupanın düzenleme komitesinin sözcüsü Rich Mkhondo, bu çalgıyı herkesin sevdiğini ve vuvuzelanın kupanın simgesi hâline geldiğini söylemiş. Peki durum gerçekten öyle mi?

Vuvuzelanın akıbeti hakkında oylama var birçok sitede ve bunların neredeyse tümünde bir vuvuzela karşıtlığı göze çarpıyor. Savları, vuvuzelanın kulak sağlığını etkilediği ve maç izlerken fazlasıyla kafa şişirdiği yönünde. Vuvuzela destekçileri ise bunun eğlencelik yönüne ve yerel havasına vurgu yapıyor.

Takip edebildiğim kadarıyla Türk basının genelinde de vuvuzelaya olumsuz bir yaklaşım var. Burada Uğur Meleke'yi ayırmak gerekiyor. Her zaman farklı çizgisiyle dikkat çeken Meleke, vuvuzelanın kullanımı ile kupanın şarkısı arasında bağlantı kurmuş ve Afrikalıların şarkıyı sahiplenemedikleri için bu çalgıda kendilerini bulduklarını söylemiş.

Açıkçası ben de vuvuzelanın sesinden hiç hoşnut değilim ama bunu çalan insanlar etrafa pozitif enerji yayıyorlar gerçekten. Vuvuzela sesi bir heyecanın, bir tutkunun ifadesi gibi... O yüzden vuvuzela kalmalı, gerçi volümü biraz azaltsalar daha bir sevinirim o ayrı :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Fikri olan sakınmasın