27 Haziran 2010 Pazar

26 Haziran 2010 Cumartesi

Ali Baba'dan Waka Waka'ya...

2010 Dünya Kupası'nın şarkılarından biri, Shakira'nın söylediği "Waka Waka" ya da diğer adıyla "This Time for Africa". Afrika ezgileriyle bezenmiş olsa da, Afrikalı olmayan biri tarafından İngilizce söylenmiş bir şarkı bu. Gerçi küreselleşen dünyada bunlara takılan pek yok gibi. Şarkı güzel, danslar güzel, Shakira da öyle:



Ama Dünya Kupası şarkısı diyince aklıma hâlâ Ricky Martin'in "La Copa De La Vida" şarkısı gelir. Fransa'da düzenlenen 1998 Dünya Kupası'nın şarkılarındandı ve o yıl çok ama çok popüler olmuştu.* Hatta öyle ki; Türkiye'de bir parti genel başkanı kurultay salonuna merdivenlerden inerken bu şarkıyı çaldırmıştı da olay olmuştu o zaman. Bilen bilir, bilmeyen de azıcık araştırınca bulabilir :)

Ricky Martin'in şarkısı güzeldi de, sözlerini bilen ve iki kere üst üste aynı şekilde söyleyebilen bir Türk'e rastlamadım. Ama şarkının nakaratında yer alan -daha sonra arriba va olduğunu öğrendiğim- sözlerin Ali Baba olarak söyleneceği konusunda hepimiz hemfikirdik.

Herneyse, sözü çok uzatmayayım ve bir şarkıyla bağlayayım yazıyı. Bilenlere nostalji, bilmeyenlere ise tanışma fırsatı olsun. Karşınızda Fransa 98'in sembol şarkısı "La Copa De La Vida" ile Ricky Martin:


____________
* "Şarkılarından" diye bahsettim, çünkü Fransa 98 müzikal anlamda önemli izler bırakmış bir organizasyondu. Mesela bir "Carnaval de Paris" vardır ki o dönemden kalma; unutulmaz. Daha sonra "kalplerde yıldız, gönüllerde ay, şampiyonsun Galatasaray" marşının da melodisi olmuştur... Bir yazıya iki video yeter, gayda esintileri de başka bir yazıya kalsın.

25 Haziran 2010 Cuma

10 numara

Arjantin'in 10 numarası: Lionel Messi


– Maradona mı, Pele mi tartışmasını bu çocuk bitirecek.


Bu söz, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük futbolcularından biri olan Diego Armando Maradona'ya ait. Sözün ithaf edildiği kişi ise Lionel Messi.

Bu sözün temeli, Maradona ve Pele karşılaştırmasına dayanıyor. Farklı zamanların futbolcuları olmalarına rağmen -ki Pele 37 yaşındayken futbolu bıraktığında Maradona futbola başlayalı henüz bir yıl olmuştu- sıkça mukayese edilir bu iki büyük yıldız. Örneğin FIFA'nın verdiği Asrın Futbolcusu ödülünü ikisi paylaştı: Jüri Pele'yi seçti, internet oylamasında ise Maradona açık ara birinci çıktı.

Ronaldo, Zidane, Figo kuşağından sonra dünyada yeni bir yıldız arayışı ortaya çıktı. Dünya 2004'ten sonra Ronaldinho'ya kilitlendi ama 2006 Dünya Kupası'nda -belki de beklentilerin çok yüksek olmasından dolayı- Ronaldinho hayal kırıklığı yarattı. Sonra birkaç değişik isim üzerinde daha duruldu.

2007 yılında dünya kamuoyunun dikkati iki genç futbolcuya yöneldi: 22 yaşındaki Portekizli Cristiano Ronaldo ve 20 yaşındaki Arjantinli Lionel Messi. O yıl Yılın Futbolcusu ödülü Kaká'ya giderken, ikinci Messi, üçüncü ise C. Ronaldo oldu.

Bir yıl sonra 2008'de Messi yine ikinci sıradayken, C. Ronaldo birinciliğe yükseldi. Üçüncü ise Fernando Torres'ti. Ve son olarak geçen yıl, bu kez Yılın Futbolcusu ödülü Messi'nindi. C. Ronaldo ikinci olurken, Xavi üçüncü oldu.

Lionel Messi dün 23 yaşına bastı. Ne mutlu ki Messi'ye, kuşağının en iyi futbolcusu olarak anılıyor bugün. Ne mutlu ki bize, böyle büyük bir futbolcunun oyununa tanık olabiliyoruz ve inşallah yıllar yıllar daha izleyebileceğiz Messi'yi.

Maradona ve Pele arasındaki karşılaştırmanın bir benzeri bugün Lionel Messi ve Cristiano Ronaldo arasında yapılıyor. Bu karşılaştırma ileride de devam eder mi bilinmez ama şu söze katılmamak elde değil: Messi, bu adam neyin nesi...

23 Haziran 2010 Çarşamba

Günah keçisi: Jabulani

FIFA Dünya Kupalarının top tedarikçisi, Meksika 1970'ten beri Adidas. Bu seneki kupanın topunu da yine Adidas hazırladı. Topun adı ise, Zulu dilinde kutlama veya sevinç anlamına gelen Jabulani.

Büyük futbol turnuvası öncesinde resmî maç toplarını taşa tutma geleneği baş gösterdi bir süredir. Bunun son kurbanı da Adidas'ın Loughborough Üniversitesi'yle geliştirdiği Jabulani oldu.

Charlize Theron ve Jabulani
Güney Afrikalı oyuncu Charlize Theron ve şanslı top Jabulani :)

Jabulani dikişli bir top değil, ısıl işlemle birleştirilen 8 parçadan meydana geliyor.* Bu, ancak Dünya Kupası'ndan Dünya Kupası'na gündeme gelen "6 sente futbol topu diken çocuklar" konusunda bir nebze de olsa iç rahatlatan bir gelişme, ama Jabulani de Çin Halk Cumhuriyeti'nde üretiliyor ve orada çalışma koşulları çok farklı değildir diye tahmin ediyorum.

Dikiş oranının az olması sürtünmenin az olması demek. Bu da topun daha hızlı hareket etmesini ve daha kolay falso almasını sağlıyor. Bu da kalecilerin şimşeğini üstüne çekmesine yetiyor da artıyor bile...

Bu konuda görüş bildirenlerden Brezilyalı Julio Cesar'ın söyledikleri basında sıkça yer aldı. César, Jabulani'yi bakkaldan alınmış ve kaleciler aleyhine çalışan bir topa benzetmiş. İspanya kalecisi Iker Casillas "Bu top berbat!" derken, İtalyan kaleci Buffon da, bu iğrenç topun böylesine büyük bir şampiyonada kullanılacağından dolayı üzüldüğünü belirtmiş.

Hep kalecilerin eleştirdiğinden bahsettim ama diğer kesimlerden de bazı olumsuz yorumlar var. Mesela Lionel Messi bunun çok karmaşık ve zor bir top olduğunu söylemiş. Robinho'nun sözleri ise ilginç ve komik: "Bu topu kim tasarladıysa, ömründe hiç futbol oynamadığından eminim".

Olumlu görüşler de var Jabulani hakkında. Çek Cumhuriyeti kalecisi Petr Cech topun görünürlüğünü ve tutuluşunu başarılı bulmuş. Kaka, Lampard ve Ballack da topu beğendiklerini söylemişler.

Charlize Theron ve Jabulani
İngiltere kalecisi Robert Green'in ABD maçında Jabulani'yi elinden kaçırma ve gol yeme anı

Dün akşamki Yunanistan - Arjantin maçında Juan Sebastian Veron'un bir şutu vardı ve o şut havada öyle bir hız ve kavis aldı ki, ben de toptan şüphelenmeye başladım. Daha önce de Avustralya maçında Gana kalecisi Richard Kingson'ın benzer bir nedenle yediği bir gol vardı aklımda kalan. İngiltere kalecisi Robert Green'in Amerika Birleşik Devletleri maçında topu elinden kaçırarak yediği golde de, kabahati Jabulani'ye atanlar oldu.

Aynı işin uzmanı olan değişik kişilerden farklı farklı yorumlar duymaya alışığızdır biz ama futbolcuların bu konuda ikiye bölünmesi garip. Acaba kaç takım yenilen goller ve kaybedilen maçlardan sonra suçu Jabulani'ye atacak?
____________
* 1970'te kullanılan top olan Telstar 32 parçadan, 2006'da kullanılan top olan Teamgeist ise 14 parçadan oluşuyordu.